15. aydan bildiriyorum; çok acayip büyüyorlar!
Leyla artık bizi bizle anlatıyor; birebir yaptığımız her şeyi yeri ve zamanı geldiğinde cuk diye oturtuyor. Bu kararlı ve emin tavrı zaman zaman düşündürse de beni, içimden hep cabbar olmasını diliyorum; yalan yok! Cabbarlık ve cadalozluk arasındaki o ince çizginin sıkı gözlemcisiyim; fırsatını bulduğunda çizginin her iki tarafında da seyredebiliyoruz kendisini çünkü. Gerçi bu yalnız anne ve baba olarak bizim fikrimiz. Leyla'nın bizden uzakta vakit geçirdiği anneannesi, babaannesi, dedesi, halası, teyzesi vs. hiç de hemfikir değiller bizimle; sakin, ılımlı, yumuşacık bir poğaçaymış onların yanında...
Onunla ilk göz göze geldiğimiz andan bugüne kalbi ve zihninde yerleştirdiği her şey; gülüşünden, bakışından, sarılışından, ellerini boşlukta savuruşundan, bir yerlerden çıkıyor karşımıza. Hemen hepsinde yeniden kendime dönüp, içimde sessiz bir yolculuğa çıkıyorum.
Leyla'nın ilk dediği sözcüklerden biri (ve belki de en çok kullandığı) sözcük; "bitti". Yemek yedikten sonra "bitti", üstünü giyiyor "bitti", yüzünü yıkıyor "bitti", bitti Allah bitti! Çok sonra fark ettim ki benmişim meğer bu gizli "bitti" hayranı :) Çocukla yaptığımız her şeyin sonunda "bitti" diyormuşum farkında değilim; söylenecek daha güzel şeyler varken "niye ona en çok tekrarladığım sözcük bitti olsun" diye düşündüm. O gün bugündür "seni seviyorum"lar havada uçuşuyor :) Şimdi sırada Leyla'nın ağzından duymak var bunu, heyecanla bekliyorum...
Üniversitede çocuk eğitimine dair öğrendiğimiz her şeyin şimdi altını çiziyorum kırmızı kalemle; o videoyu izlediğimizde; "çocuk görür çocuk yapar"dı ama şimdi "ÇOCUK GÖRÜR ÇOCUK YAPAR!"
Hayatımda iyi ki dediğim çok şey var ama üç şeye çok şey borçlu olduğumu düşünürüm hep; iyi ki kitapları, kalemleri ve kağıtları çok sevmişim... İlkokul 1. sınıftan itibaren tuttuğum günlükler, çocuk aklımla yazdığım inanılmaz ciddi mektuplar, denemeler, öyküler vs., yastığımın altında biriktirdiğim 3-4 kitap (o günlerde dayım ne okuyorsun diye sorduğunda; "karışık" cevabım ailede epey bir geyiğe neden olmuştu; neden o kadar güldüklerini hiç anlayamamıştım:)) onlar iyi ki varlar! Leyla'nın da içimde olduğunu öğrendiğim günden beri kitap, kalem sevgisiyle büyümesini çok diledim, diliyorum... 15 aydır her gün mutlaka kitapların içinde bir yolculuğa çıkıyoruz, bazen bir sayfada kalıp bitiriyoruz kitabı; aynı kitaplarda her akşam başka başka şeyler okumak da mümkün, test edilip onaylandı! Kitaplığımızda tasnif edilen her kitap şimdi başka başka raflarda, pek bir heterojen oldu Leyla sayesinde; karşısına geçip elinde gezdirdiğinde her kitabı, her birine dokunduğunda ve hatta sırasıyla hepsini yerinden ettiğinde "söz konusu kitapsa gerisi teferruattır" deyip sessizce tadını çıkıyoruz bu kitap aşkının.
1.5 aydır bir de kalem aşkı var ki, uğruna salonda bir köşe tahsis ettik; Leyla ve sürrealist çizgileri için. Çizgi benim değil, sevgili Kadir'in uzmanlık alanı. Belli ki eskizleriyle babasının da gönlünü hoş edecek; zaten Leyla için babası sanırım bambaşka bir şey , hislerim beni yanıltmıyorsa zamanla yaşayıp göreceğiz :)
Mürekkebin bitmesin, tuvaline gölge düşmesin, kağıdına zarar gelmesin kızım...
Yorumlar
Yorum Gönder